Bitmiş teslim olmuş Osmanlı İmparatorluğunun işgal altındaki başkenti İstanbul’dan 16 Mayıs’ta Bandırma vapuruyla Türk milletinin kalbi olan Anadolu’ya gitmek için yola çıkan Atatürk 15, 20 kişilik kurmay heyeti ile 19 Mayıs 1919 da tam yüz yıl önce Samsun’a ayak basmış milletinin esaretten Kurtuluş mücadelesini başlatmıştır.
Atatürk Samsun’a ordusuyla değil milletine olan inancıyla çıkmış yorgun bitkin ama onurlu milletini yanına alarak başta İngiltere, Fransa, ABD olmak üzere tüm egemen ve emperyalistlere karşı “ya istiklal ya ölüm” parolasıyla topyekun Savaşarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu başlattı.Üç, dört yıllık çok zorlu mücadelenin ardından dedelerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdu.
Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan ebediyete intikali ne kadar da halkımızın, padişahın kulluğundan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, Osmanlının son dönemlerin de kaybolan Türk kimliğine yani özüne dönmesi için bilhassa müsbet ilime dayanan eğitime aynı zaman da da iktisadi ve sanayi gelişimi için uğraştı ve o günkü büyük çoğunluğu okur yazar dahi olmayan dedelerimizle ninelerimizle bunu yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan ölümüne kadar ki, 15 yıllık o kısacık sürede Atatürk her alanda çok büyük başarılar sağladı. Düşünün ki 90 yıl önce uçak fabrikası dahi kurdu. Tüm Dünya liderlerinin halklarının saygısını kazandı. Atatürk en büyük mücadeleyi ise din tüccarları ve dini kullanan ajanlara karşı verdi.
Gelecekte Ülkemizi sömüren din tüccarları ve dini kullanarak ülkemizi yıkmak isteyenlerin olacağını da düşünerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini gençlere emanet etti. Ne acıdır ki, ülkemizde cehaletten yada ihanetten Atatürk’e hakaret edenler elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyorlar, hele hele Atatürk’ün kurduğu TBMM üyelerinin bu kişilere açıktan değer vermelerini kahrolarak izliyorum. Başta M.K.ATATÜRK olmak üzere tüm şehitlerimize saygılarımla.
