Dün Bugün Yarın

Mehmet Yılmaz

Bugünü Anlamak İçin Geçmişi; Yarını Anlamak İçin Bugünü Görmek Gerek

Herkes 1952’de NATO’ya girdiğimizi söylese de aslında 1952’de (İngiliz ve tetikçisi ABD’nin paravan kuruluşu) NATO ülkemize girdi. Sözde komünizme karşı diyerek TSK’nin içinde gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulunu, sonraki adıyla Özel Harp Dairesini kurup kısa sürede TSK’nin üst kademesini ele geçirdi. Atatürk’ün, milletin ordusu olan TSK’yi 2000 lı yıllara kadar sürecek halkından kopuk halkına zulmeden orduya dönüştürdüler.

Ecevit’in Kontrgerilla dediği bu özel harp dairesi 80 lı yıllara kadar milleti sağ-sol, alevi-Sünni, daha sonrada Türk-Kürt diye bölüp önce İnsanlarımızı bir birine kırdırtıp kalan zeki gençlerimizi de darbelerle yok etti.

Milleti aydınlatacak Uğur Mumcu, Bahriye Üçok gibi yazarları, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis Paşa, Gaffar Okan gibi devlet adamlarını Muhsin Yazıcıoğlu gibi milli siyasilerimizi, bilim İnsanlarımızı suikastlarla öldürdüler.

Algılarla ülkemizi kuruluş değerlerinden Atatürk’ün çizgisinden uzaklaştırıp dini kullanarak hilafet, saltanat isteğini milletin zihnine soktular.

Fulbright antlaşmasıyla ele geçirdikleri eğitim sistemiyle eğitimimiz dolayısı ile teknolojik ve bilimsel gelişmemizin önünü kesip devletimizi, milletimizi istedikleri gibi yönlendirdiler.

Diğer taraftan bir trilyon dolardan fazla para harcadığımız PKK ile 500 milyar dolardan fazla ülkemizin parasını iç eden FETÖ örgütlerini kurdular.

Son olarak da ülkemizi yok etmek için milyonlarca sığınmacıyı ülkemize sokup demografik yapımızı kültürümüzü bozup, borç parayla yanlış yatırımlar ve israflarla devletimizi borç batağına batırdılar.

Hal böyleyken ülkemizde 15-20 adet NATO üssü, 25-30 adet ABD üssü dururken sabah akşam koca koca emekli paşalar, Prof.ler, güvenlik uzmanları vs.ler millete ABD’nin Yunanistan’a kurduğu üslerle bizi kuşattığı masalını anlatıp duruyorlar. Yıllar önce yazdığım Sarıyer’de, Boğaza hakim bir tepede, onlarca dönüm büyüklüğünde, içinde ordu barındıracak kale gibi yapılan ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’ndan ve Ankara’da büyük bölümü Atatürk Orman Çiftliği arazisinde yapılan, aynı şekilde içinde ordu barındırabilecek büyüklükteki ABD Büyükelçiliği’nden hiç bahsetmiyorlar.

Diğer yandan devlet tarafından çok büyük paralar aktarılan SADAT adlı bir oluşum çıkıp, açık açık Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp başkenti İstanbul, resmi dili Arapça ve şeriatla yönetilen ASRİKA devletini kuracağız diyor.

Tüm bunları üst üste koyduğumuzda emperyalistler BOP projesi kapsamında ekonomik sıkıntıya düşürülmüş halkımız ve milyonlarca sığınmacının olduğu ülkemizde çıkarılacak toplumsal bir hareketle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yok edip, kendi çıkarları doğrultusunda karma halklı hiyerarşik yönetimle yönetilen, Türklüğün asimile edildiği bir Ortadoğu devletini oluşturmak istendiği sonucu ortaya çıkıyor.

Devletimizin, çocuklarımızın geleceği için, karanlığa giden bu girdaptan çıkmanın yolu Rusya- Ukrayna savaşında tarafsızlık politikamızı aynen sürdürüp, sığınmacıları düşmanlaştırmadan en kısa zamanda ülkelerine göndermek olmalıdır. Ülkemize düşmanlık yapan Norveç gibi ülkelerin karşısında dik durup, güneyimizde oluşturulan terör devletini dağıtmalıyız. NATO’da şimdilik kalıp, ABD üstlerini kapatmalıyız. Aynı zamanda derhal rehberimiz Atatürk’ün siyasi, iktisadi, ekonomi, eğitim, tarım politikalarına geri dönüp; devletimizde hukuk, adalet liyakati hakim kılarak, tam bağımsız Türkiye’yi yeniden kurmalı ve Türk Devletlerine örnek olup Türk Birliğini oluşturmalıyız.

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın
İlgili Mesajlar