Suriye ve Savaş

Mehmet Yılmaz

Suriye ile sekiz yıl öncesine kadar neredeyse sınırları açacak derecede iyi dostken, bir sabah düşman olduk. Sömürücü devletlerin yarattığı IŞİD’den toprağımız olan, korumamız gereken Süleyman Şah Türbesini hemde PKK’nın kolu dediğimiz YPG’nin yardımıyla kaçırıp ülkemize getirirken ABD, kendi yarattığı IŞİD ile mücadele ediyorum yalanıyla güneyimize PKK ve Türk düşmanı gruplardan oluşan on binlerce kişiyi eğitip on binlerce TIR silahla donatıp Suriye’nin yarıdan fazlasını kontrolüne alıp yerleşti; bu arada Rusya’da rejimi koruma bahanesiyle Suriye’de dibimize onlarca deniz ve hava üssü kurup yerleşti.

Suriye’den ülkemize bilinçli bir şekilde kovalanan altı milyon sözde sığınmacıyı ülkemize alıp, üstelik Avrupa’ya gitmelerine de izin vermeden besleyip, ABD ile Rusya arasında gidip gelerek zaman geçirirken, siyasilerin yardımıyla yargı ve polisi ele geçiren, adına fetö dediğimiz ajan ve devşirdikleri hainlerin ismini bilinçli olarak Türk’ün varoluş destanı olan Ergenekon koyduğu kumpaslarla 1950’lerden sonra üst kademesi NATO’cu olmasına rağmen omurgası hala Türk ve Atatürkçü olan ordumuzu kozmik odasına girecek kadar temellerinden sarstı.

15 Temmuz işgal hareketinden sonra bu defa hükümetin darbe korkusu psikolojisi ile peygamber ocağı olarak bilinip Mehmetçik denilen askerlerimiz genel kurmay başkanlığı yapmış olan savunma bakanının söylemiyle silahlı kuvvetler unsuruna çevrildi, Türk ordusunun binlerce yıllık tecrübe birikimiyle oluşturduğu kurumsal yapısı dağıtıldı, kurumların genelinde olduğu gibi siyaset liyakatin önüne geçip ordumuzun omurgasını oluşturan paşalar harici personeli pasifize edildi. Sonuçta tüm bu olanların Rusya dahil sömürgeci devletlerin planladığı Türk’ü yok etme projesi olduğunu anlamayan var mı diyecekken aklıma bir kaç gün önce Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkıp İngiliz mandası olmayı savunup Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı için Mustafa Kemal Atatürk için katlı vaciptir fetvası veren, cumhuriyet kurulduktan sonra da İngilizlerin hilafet oyununu devam ettirdiği için vatana ihanetten yargılanıp asılan İngiliz uşağı vatan haini İskilipli Atif Hoca’ya resmi kurumlarca anma törenleri düzenlendiği üstelik bu törenlere Atatürk’ün kurucu Başkanı olduğu TBMM Başkanı’nın da katıldığını ve dün Başkent Ankara’da TBMM yanı başında hilafet toplantısı yapılıp, şeriat isteriz diye bağırılmasına devletin sessiz kalmasını kısa zaman önce geberen İngiliz devşirmesi Atatürk düşmanı fesliyi ve onu ziyaret edip cenazesine giden Diyanet İşleri Başkanını da hatırlayıp üstüne devletimiz de liyakat ve adaletin dip yapıp imamın oğretmenden, doktordan fazla maaş almasını da ekleyince batılı bilim insanlarının bilimde teknolojide uzayda koloni kurma, Tanrı parçacığını bulma noktasına geldiği çağımızda bizim dini adalet önceliği eğitim bilim teknoloji olacak, Türk Birliğini kurmak yerine hilafet sevdalılarıyla orta doğu bataklığında hızla karanlığa doğru gittiğimiz gerçeğiyle yüz yüze geldim.

Vatanseverlik damarım kabarıp Rusya destekli güçlü hava gücü olan ve kullanacağını bile bile hava desteği veremeyeceğimiz düşman topraklarına askerlerimizi gönderip onlarcasının şehit olmasını düşününce isyanıma teselliyi Selçuk Bayraktar İHA ve SİHAlari yapmamış olsaydı İdlip’de verdiğimiz şehitlerimizin kat be kat fazla olabileceğini düşünmek oldu.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı yapılırken o kargaşa da dahi sürekli TBMM’yi dolayısı ile halkı bilgilendirip atacağı her adım için onayını alırdı. T.C. Kurucu Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün istikametinden çıkarsa yok olur.

Tüm Şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum.

Total
0
Shares
İlgili Mesajlar